Bireylerin birtakım ihtiyaçlarını tek başlarına giderememesi ile adalet, güvenlik, sağlık, eğitim ve ekonomi gibi konuların sistemli bir yönetim tarafından takip edilmesi zorunluluğunun ortaya çıkması sonucunda devlet adını verdiğimiz muazzam yapı ortaya çıkmıştır. Bugün devlet adını verdiğimiz aygıtın vatandaşlarla yüz yüze gelen, bir takım işlem ve eylemler koyarak toplumsal hayatı düzenleyip müdahalelerde bulunan parçasına genel olarak idare adı verilmektedir.
İdareler; anayasa, kanunlar ve diğer alt mevzuatlardan almış olduğu görev, yetki ve sorumluluklar çerçevesinde idari işlem ve eylemler ortaya koymaktadır. İdarenin kamu gücünü kullanarak, tek yanlı, idare hukuku alanında sonuç doğuran işlemlere idari işlem adı verilmektedir. İdarenin kendiliğinden ortaya koyduğu sonuç doğuran eylemlerine de idari eylem adı verilmektedir. İdarelerin kuruluşunu, işleyişini, işlem ve eylemlerini, bu işlem ve eylemlere karşı gidilebilecek yargı kolunu konu edinen hukuk dalına idare hukuku adı verilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasasının 125. maddesinin “İdarenin her türlü işlem ve eylemlerine karşı yargı yolu açıktır.” amir hükmü çerçevesinde idarelerin gerçekleştirmiş olduğu işlem ve eylemlere karşı idari yargı da ve istisnai olarak adli yargıda dava yoluna gitmek mümkündür. Ankara İdare Hukuku İdari Yargı Avukatı | Yılmaz Hukuk Bürosu olarak müvekkillerimize idare hukuku, idari yargı alanında avukatlık ve danışmanlık hizmetleri sunmaktayız.
İdarenin işlem ve eylemlerine karşı açılan davalara genel olarak idari dava adı verilmektedir. İdari davalar doktrin ve İdari Yargılama Usul Kanunu (İYUK) çerçevesinde üç farklı dava tipi olarak tasnif edilmiştir. Bunlar sırası ile iptal davaları, tam yargı (tazminat) davaları, idari sözleşmeden kaynaklanan davalardır. Bu hususta idari dava avukatı olan Yılmaz Hukuk Bürosu avukatları hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktadır.
İptal davası, idarenin hukuk aleminde ortaya koymuş olduğu bir işleminin yetki, şekil, sebep, konu, amaç unsurları yönünden en az biri nezdinde hukuka aykırı olduğu iddiası ile işlemin iptalinin talep edildiği, işlemden zarar gören kişi tarafından idare mahkemelerinde açılmış olan davadır. İdari davaların önemli kısmını iptal davaları oluşturmaktadır. Örneğin; ruhsat iptaline karşı, atama kararına karşı, disiplin cezası kararına karşı açılan davalar iptal davasıdır.
Tam yargı davası, idarenin ortaya koymuş olduğu işlem ve eylemler neticesinde kişisel hakları zarara uğrayan gerçek ya da tüzel kişilerin açmış olduğu maddi ve/veya menevi tazminat talepli olarak idare mahkemelerinde açılmış olan davalardır. Örneğin; hastanede tıbbi hatalı uygulama sonucunda sakat kalan kişinin idare aleyhine açtığı tazminat davası, haksız yere binası belediye tarafından yıkılan kişinin belediye aleyhine açtığı maddi tazminat davası bir tam yargı davasıdır.
Tam yargı davaları ile iptal davalarını aynı anda tek bir dilekçede açmak mümkündür. Bu gibi durumlarda öncelikle kişiye zarar veren hukuka aykırı idari işlemin iptali talep edilir. Daha sonrada idari işlemden zarar gören kişinin zararının tazmin edilmesi talep edilir. İdare mahkemesi yargılama esnasında da bu sıraya göre hüküm kurmaktadır.
İdari sözleşmeden kaynaklanan davalar, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç olmak üzere kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin olarak idare mahkemelerinde açılan davalardır.
2575 sayılı Danıştay Kanunu ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre Türk İdari Yargı Teşkilatı üç basamaklı olacak şekilde teşkilatlandığı görülmektedir. İlk derece mahkemesi konumunda idare mahkemeleri yer almaktadır. İstinaf mercii olarak bölge idare mahkemeleri ikinci basamakta yer almaktadır. Temyiz mercii sıfatında bulunan ve aynı zamanda kuruluş kanununda da Yüksek İdare Mahkemesi olarak nitelenen Danıştay üçüncü basamakta yer almaktadır. Danıştay’ın yalnızca yargılama görevi bulunmamakta danışma ve inceleme mercii olarak da hizmet vermektedir.